10 Nisan 2018 Salı

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz - Aziz Nesin



Merhaba arkadaşlar :) Aziz Nesin'in hayatının belki de yarısının bu eserle uğraşmakla geçtiği için önce nasıl yazıldığından bahsedeceğim. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz ilk başta 12 bölümlük radyo oyunu olarak yazıldı. Radyoda büyük başarı yakaladı. Bütün Türkiye radyolarını gezdi.Çok beğenildiği için tiyatro metni olarak istendi. O da yazıldı. 1300'den fazla oynadı. Yaşar Yaşamaz'ın başına gelenler o kadar ilgi çekti ki sonunda filmciler gelmeye başladı böylece senaryosu da yazıldı. Bir haftalık gazetede çizgi roman olarak yayınlandı. Daha sonra televizyon oyunu olarak da yayınlandı. Her şey bitti derken okurlar bu eserin romanını aramaya başladı. Böyle bir roman yoktu tabi. Aziz Nesin belki de bıkmıştı artık. Ama kararını verdi ve bu romanı yazdı.

Elimdeki roman eski basım tam da resimdeki kapağa sahip. Adam yayınlarından çıkma ama telif hakları nesin vakfına ait. Kitap 344 sayfa. Kitabın künyesini de verdiğime göre artık kitap hakkında yorum yapabilirim :))

Kitabın öyküsü hapishanede geçiyor aslında. Bizim Yaşar'a soruyorlar ne oldu sana diye. O da başlıyor anlatmaya :) Her gece biraz biraz anlatıyor. Başına gelenler öyle olaylar ki inanması gerçekten güç.  Bizim Yaşar kayıtlarda şehit olarak geçtiği için nüfus cüzdanı alamıyor bir türlü. Nüfus cüzdanı olmayınca da başına gelmedik kalmıyor. Hikayeler  anlatılırken Aziz Nesin hem Türkiye'nin bürokrasi olaylarını eleştiriyor hem de bir yandan okuyucuya ders veriyor. Mizah tam yerinde. Okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Kitaba 10 üzerinden 10 veriyorum. Herkese tavsiye ederim.

Arka Kapak

"Aziz Nesin Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ı önce radyo oyunu olarak yazdı. Kazandığı büyük başarı üstüne sahne oyunu haline getirdi. Israrlar üzerine senaryosunu yazdı; çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, bu kez de filmciden telif hakkını alamadı. Bir haftalık gazetede çizgi romanı yayımlandı. Ardından televizyon senaryosunu yazdı. Okurların isteği, çevrenin baskısı artınca sonunda Yaşar Yaşamaz, şu an elinizde tuttuğunuz roman oldu.

Kitabın giriş yazısını kaleme alan Meral Çelen bu büyük ilgiyi Yaşar Yaşamaz’ın ağzından şöyle açıklıyor:

“...Ünümün bu kadar yaygınlaşmasına, beni bu kadar sevmenize ilk zamanlar akıl erdiremiyordum ama, şimdi biliyorum artık... Nasıl hepimizde biraz Don Kişot’luk varsa, demek biraz da Yaşar Yaşamaz’lık varmış... Başıma gelenler yabancınız olsaydı, sever miydiniz beni, arar mıydınız?”

Alıntılar

Rahmetli babam, ''Aman oğlum, bir şeyi bedava dediler mi, aman alma sakın, ordan kaç... Bedeline almaktan çok daha pahalıya gelir! '' derdi.

Normal insanın nasıl insan olduğu üzerinde tartışıyorlardı. Bu dediğim hekimin sözleri aklımdadır hala: ''Normal insan, dengesiz insandır. Çünkü insan, ateş üstünde duran su dolu bir kazana benzer. Nasıl içindeki su kaynayınca kazanın kapağı atarsa, makinelerin buhar kazanlarına da artık buğu dışarı fışkırsın diye supap yapmışlardır. Buğunun artığı dışarı fışkırır delikten, kazandaki buğu da gerektiği kadar kalır. Yani dengede durur. Yoksa kazan patlar. İnsan da böyle işte. .. Kızınca, duygulanınca, üzülünce, acılanınca, insan içinden bişey boşaltacak ki, patlamasın da dengesi yerine gelsin. E nasıl içini fışkırtacak? Nasıl kazanın supabı varsa, insanın da bir tahtası eksik olacak ki, burdan dışarıya su koyversin... Bu yüzden işte, dengeli insan bir tahtası eksikinsan demektir. O normal denilen tahtası eksik olamayanlar, günün birinde birden patlayıp bombok olur, bir daha da onarılmazlar.''

Ben Ayten Hanım'ı arıyorum dedi.
Aaa, ne tesadüf! Ben de onu arıyorum dedım.
-Ne yapacaktınız Ayten Hanım'ı?» dıye sordu.
Ben de ona, Siz ne yapacaktınız?» diye sordum
«Ah bir elime geçirsem,“ Ayten Hanım, Metin Beyin yanındaymış. Metin Bey'e gidip Ayten Hanım'ı soracağım. Ayten Hanım'ı bulunca da ondan Zehra Hanım'ı soracağım.
«Haaa, sizin işiniz Zehra Hanım'la...
Yok canım. Safi Bey, Zehra Hanım’ın yanındaymış. Zehra Hanım’dan Safi Bey'i sorup, Safi Bey'den Kamil Bey’in nerde olduğunu öğreneceğim. Benim asıl işim Remzi Bey’le. Ben onu arıyorum. Remzi Bey de Kâmil Beyin yanına gitmiş...»
«Aaaa. sizin işiniz uzunmuş...
Uzun ya sizinki kolay mı?
Kolay sayılır. Ben İbrahim Bey'i arıyorum. İbrahim Bey, Ayten Hanım'ın yanına gitmiş. Ayten Hanım'ı buldum mu tamam. Bir numara alıp hemen gideceğim.»
Ben de geçen yıl buraya bir numara almak için gelmiştım. Hâlâ alacağım o numarayı... İnşallah alırsınız... Hadi vakit kaybetmeyelim...

Spoiler Yorum

Bizim başkahramanımız Yaşar Yaşamaz'ın ismi de tam yerinde. Bakıyorsun yaşıyor ama ayrıca yaşamıyor. Borç öderken yaşıyor miras alacaksa yaşamıyor :) Neler neler. Okurken çok güldüm. Aslında ağlanacak halimize gülüyoruz. Bürokrasi olayları eskiden baya kötüymüş sahiden. Şimdi ne durumda bilmiyorum. Bazı işlemler sahiden çok uzun sürüyor bunu hâlâ görebiliriz.
Bizim Yaşar Yaşamaz'ın başına gelmedik iş kalmamış.
12 yaşında okula gitmek istedi ama okula almadılar.
Askerlik yaşı gelince kaçaksın dediler askere aldılar ama terhis olurken yine sorun oldu.
Mirasını almak istedi 2 sene koşturdu en son da geciktin dediler o da yandı gitti kül oldu.
Tımarhaneye düştü. Uzun süre kaldı. Taburcu edemediler adamı. Doktor akıl verdi de oradan kaçtı gitti.
Daha neler neler...
En kötüsü Anşe'ye üzüldüm. Nasıl da vefakar kızmış. Çocukları oldu ona nüfus cüzdanı vermediler Yaşar artık gözünü yumup ağzına açınca hapise de girmiş oldu. Ama hapisten iyi çıktı. Kitap bitince üzüldüm. Devamı ne olacak merak ettim. Ama iyi şeyler olacağını umut etmek kalıyor geriye. Yaşar'da bu şans varken zor ama...

Bu konuda yazılmış güzel bir yazı var ona da bakmanızı öneririm.

2 yorum:

  1. Aziz Nesin...... Ahh ahh bazı büyük yazı ustaları iyi ki geçti bu topraklardan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aziz Nesin ile çok geç tanıştım. Okuduğum ilk kitabı ama devamı gelecek :)

      Sil

Okuduysan ses ver!