Merhaba arkadaşlar :) İthaki yayınlarının bastığı Cesur Yeni Dünya kitabını bitirdim. Aldous Huxley bu kitabı 1932 yılında dönemin Amerika'sından etkilenerek yazmış. Kitap 266 sayfa. Ütopik türde yazılmış bu kitabı bir solukta okumak mümkün.
Arka Kapak
"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının' sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.
Alıntılar
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin.Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkumsun.
Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler. Okursun ve delinirsin.
İnsanlar senden şüphelenince sen de onlardan şüphelenmeye başlıyorsun.
Mutsuzluğu, burada yaşadığın sahte, yalancı mutluluğa yeğlerim
Çelik olmadan araba yaratamasınız; aynı şekilde sosyal çalkantı olmadan da trajedi yaratamazsınız . Dünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. İnsanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de asla istemiyorlar. Refahları yerinde;emniyetteler ; hiç hastalanmıyorlar ; ölümden korkmuyorlar; ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar; veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok; güçlü duygular hissedecekleri eşleri, çocukları ve sevgilileri yok ; şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar.
Benim Yorumum
Kitabın başında aklıma şu bilimkurgu filmleri geldi. Hani olay gelecekte geçer. İnsanların normal doğum olayı bitmiştir. Kelebek kozası gibi bir maddenin içinde insanlar vardır. Robot üretir gibi insanların seri üretimi vardır. İşte kitabın başı aynen böyleydi. Resmen film gibi. Ama filmlerde detay yoktur sıkıcı olmasın diye teorik bilgi fazla verilmez. Kitapta ise ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. İnsanlar artık laboratuvarlarda, hayatları boyunca yapacakları işe en uygun şekilde üretiliyor. Böylelikle mesleki memnuniyetsizlik sorununun önüne geçilmiş, çalışmak başlı başına bir mutluluk sebebi hâline getirilmiştir. Ama oluşturulan bu cesur yeni dünya dışında bölgeler de vardır. Buraya ayrık bölgeler denmektedir.
Bundan sonrası spoiler olacak.
Arka kapaktaki yazıyı daha yeni kavramış iken erotizme oyun gözüyle bakan yerleri okumaya başladım. Şok oldum. Bu kitap ütopya değil miydi? Görünüşe göre AIDS gibi hastalıklara da bir çözüm bulunmuş. Çok eşlilik veya çok ilişkili bir yaşamın iyi bir şey olarak görüldüğü bir dünya! İçim bulandı valla. Aile kavramı bitmiş. İnsanlar gruplara bölünmüş alfa epsilon gibi.
"Herkes herkese aittir."
Sözü gibi birçok mesaj günümüzde sadece teorik olarak bilinen bilinçaltı mesajları ile insanlar "şartlandırılmış." İnsanlar istedikleri her şeye sahip, çünkü ellerindekilerin dışındakilerden bihaberdirler. Kendi fikirleri yok; sürekli aynı şeyleri yapar, toplum için yaşarlar. Önemli olan kendileri değil, toplumun refahıdır. Okudukça şaşırır, şaşırdıkça ürperir ve Vahşi’yle beraber tüm benliğimizle tiksiniriz bu düzenden.
Diğer insanlardan farklı olan Bernard, Helmholtz, Linda ve Vahşi var. Bernard fiziki görünümü ve garip davranışları yüzünden dışlanmış biri... . Diğer insanlardan daha zeki olduğu için toplumda yalnız hissediyor. Bu ikisi tencere kapak misali birbirini bulmuş :)) Linda ise bu cesur yeni dünyayı çok sevmesine rağmen şanssız biri. Ayrık bölgede mahsur kaldığı için büyük değişim geçirmiş resmen. Hiç istemediği halde anne olmuş. Oğlu Vahşi John ise apayrı bir alem :)) annesinden aldığı bilgileri ve ayrık bölgenin kültürünü kendine göre bir sentez yapmış. Onun gibisi yok. Linda'nın ölümüne hiç şaşırmadım. O zaten kendi yolunu seçmişti. Resmen uyuşturucu ile öldü.
Helmholtz zeki biri. Diğer herkesten farklı. Ama yine de herkes gibi davranmış artık bir bakıma sıkılmış :) Kendi düşüncelerini ifade ettiği anda da uyarı almıştı. Toplum için zararlı düşünceleri vardı. En azından Mustafa Mond 'a göre :))
Bernard'tan çok şey bekliyordum. O herkesten farklı diyordum ama o da fos çıktı. Dışlandığı için öyleymiş aslında. Herkesi de kıskanıyormuş. İstediği üne kavuşunca çok değişti ama fazla uzun sürmedi bu. Eski haline geri dönmeye başladığı için de Helmholtz ile birlikte sürgün edildi. Aslında biz buna sürgün diyoruz ama özgür oldular :))
Çelik olmadan araba yaratmasınız; aynı şekilde sosyal çalkantı olmadan da trajedi yaratamazsınız . Dünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. İnsanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de asla istemiyorlar. Refahları yerinde;emniyetteler ; hiç hastalanmıyorlar ; ölümden korkmuyorlar ;ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar; veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok; güçlü duygular hissedecekleri eşleri, çocukları ve sevgilileri yok ; şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar.
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin.Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkumsun.
Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler. Okursun ve delinirsin.
İnsanlar senden şüphelenince sen de onlardan şüphelenmeye başlıyorsun.
Mutsuzluğu, burada yaşadığın sahte, yalancı mutluluğa yeğlerim
Çelik olmadan araba yaratamasınız; aynı şekilde sosyal çalkantı olmadan da trajedi yaratamazsınız . Dünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. İnsanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de asla istemiyorlar. Refahları yerinde;emniyetteler ; hiç hastalanmıyorlar ; ölümden korkmuyorlar; ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar; veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok; güçlü duygular hissedecekleri eşleri, çocukları ve sevgilileri yok ; şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar.
Benim Yorumum
Kitabın başında aklıma şu bilimkurgu filmleri geldi. Hani olay gelecekte geçer. İnsanların normal doğum olayı bitmiştir. Kelebek kozası gibi bir maddenin içinde insanlar vardır. Robot üretir gibi insanların seri üretimi vardır. İşte kitabın başı aynen böyleydi. Resmen film gibi. Ama filmlerde detay yoktur sıkıcı olmasın diye teorik bilgi fazla verilmez. Kitapta ise ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. İnsanlar artık laboratuvarlarda, hayatları boyunca yapacakları işe en uygun şekilde üretiliyor. Böylelikle mesleki memnuniyetsizlik sorununun önüne geçilmiş, çalışmak başlı başına bir mutluluk sebebi hâline getirilmiştir. Ama oluşturulan bu cesur yeni dünya dışında bölgeler de vardır. Buraya ayrık bölgeler denmektedir.
Bundan sonrası spoiler olacak.
Arka kapaktaki yazıyı daha yeni kavramış iken erotizme oyun gözüyle bakan yerleri okumaya başladım. Şok oldum. Bu kitap ütopya değil miydi? Görünüşe göre AIDS gibi hastalıklara da bir çözüm bulunmuş. Çok eşlilik veya çok ilişkili bir yaşamın iyi bir şey olarak görüldüğü bir dünya! İçim bulandı valla. Aile kavramı bitmiş. İnsanlar gruplara bölünmüş alfa epsilon gibi.
"Herkes herkese aittir."
Sözü gibi birçok mesaj günümüzde sadece teorik olarak bilinen bilinçaltı mesajları ile insanlar "şartlandırılmış." İnsanlar istedikleri her şeye sahip, çünkü ellerindekilerin dışındakilerden bihaberdirler. Kendi fikirleri yok; sürekli aynı şeyleri yapar, toplum için yaşarlar. Önemli olan kendileri değil, toplumun refahıdır. Okudukça şaşırır, şaşırdıkça ürperir ve Vahşi’yle beraber tüm benliğimizle tiksiniriz bu düzenden.
Diğer insanlardan farklı olan Bernard, Helmholtz, Linda ve Vahşi var. Bernard fiziki görünümü ve garip davranışları yüzünden dışlanmış biri... . Diğer insanlardan daha zeki olduğu için toplumda yalnız hissediyor. Bu ikisi tencere kapak misali birbirini bulmuş :)) Linda ise bu cesur yeni dünyayı çok sevmesine rağmen şanssız biri. Ayrık bölgede mahsur kaldığı için büyük değişim geçirmiş resmen. Hiç istemediği halde anne olmuş. Oğlu Vahşi John ise apayrı bir alem :)) annesinden aldığı bilgileri ve ayrık bölgenin kültürünü kendine göre bir sentez yapmış. Onun gibisi yok. Linda'nın ölümüne hiç şaşırmadım. O zaten kendi yolunu seçmişti. Resmen uyuşturucu ile öldü.
Helmholtz zeki biri. Diğer herkesten farklı. Ama yine de herkes gibi davranmış artık bir bakıma sıkılmış :) Kendi düşüncelerini ifade ettiği anda da uyarı almıştı. Toplum için zararlı düşünceleri vardı. En azından Mustafa Mond 'a göre :))
Bernard'tan çok şey bekliyordum. O herkesten farklı diyordum ama o da fos çıktı. Dışlandığı için öyleymiş aslında. Herkesi de kıskanıyormuş. İstediği üne kavuşunca çok değişti ama fazla uzun sürmedi bu. Eski haline geri dönmeye başladığı için de Helmholtz ile birlikte sürgün edildi. Aslında biz buna sürgün diyoruz ama özgür oldular :))
Çelik olmadan araba yaratmasınız; aynı şekilde sosyal çalkantı olmadan da trajedi yaratamazsınız . Dünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. İnsanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de asla istemiyorlar. Refahları yerinde;emniyetteler ; hiç hastalanmıyorlar ; ölümden korkmuyorlar ;ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar; veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok; güçlü duygular hissedecekleri eşleri, çocukları ve sevgilileri yok ; şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar.
Bu alıntı sayfa 229'dan. Ve bence bu sayfadan itibaren kitap ana fikrini vermeye başlıyor: Gerçek yok sahte mutluluk var. Mutluluk için sanat,bilim, her şey feda edilmiş. Hayatın tek amacı "mutlu olmak" olmuş. Halbuki yalanla mutlu olmaktansa gerçeği tercih ederim ben. Ne yazık ki insanların böyle seçenekleri yok. Tabiri caizse mutlu olmama hakları yok. Zaten çoğu kişi hayatından memnun. En büyük zevkler ile sürekli tatmin ediliyorlar. Gelecekte yapılmaya çalışılan bir ütopya bu belki de. İnsanlar modern kölelere dönüşmüş. Zaten beklenilen hareketleri yapıyorlar. Kendi özgür iradesi ile yaptığını sansalar da..
Ben çok şu tarihteki tek alfa toplumuna şaşırdım. Sahi neden yok diyordum. Sebebini anlamış olduk. Ama yine de ilginç. Fark etmişssinizdir. Kitaptaki karakterlerin ismi de ilginç. Aslında hepsi özellikle seçilmiş. Bunu araştırdım ve şunları buldum :
Kitaptaki karakterlerin isim kökenleri
Bernard Marx, George Bernard Shaw ve Karl Marx
Lenina Crowne, Vladimir Lenin
Fanny Crowne, Fanny Kaplan, Lenin'i öldürmek için başarısız bir suikast girişimi düzenleyen kişi.
Polly Trotsky, Lev Troçki
Benito Hoover, Benito Mussolini, Herbert Hoover
Helmholtz Watson, Hermann von Helmholtz, John B. Watson
Darwin Bonaparte, Napoleon Bonaparte, Charles Darwin
Herbert Bakunin, Herbert Spencer, Mikhail Bakunin
Mustapha Mond, Mustafa Kemal Atatürk, Sir Alfred Mond
Primo Mellon, Miguel Primo de Rivera, Andrew Mellon
Sarojini Engels, Friedrich Engels, Sarojini Naidu
Fifi Bradlaugh, Charles Bradlaugh
Joanna Diesel, Rudolf Diesel
Jean-Jacques Habibullah, Jean-Jacques Rousseau, Habibullah Khan
Puanlama
Kitaba 5 üzerinden 5 veriyorum. Bu türdeki kitaplara bayılıyorum. Herkese tavsiye ederim. Aslında ibretlik bir kitap. Bence herkes okumalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Okuduysan ses ver!