Kırk bin can toplasa bütün sevgisini etmez ki benim ona olan aşkımın dengi.
Zembereğinden boşalmış bir zaman bu, ne mel'un bir şanstır ki düzeltmesi de bana kalmış.
O ışık; talihi, husumeti, günahı ve saadeti bağrına basar. Işık her şeyin özünü aydınlatarak alev alev yanıyor.
Başlangıç bir sondur, son da bir başlangıç. Peki o zaman sil baştan başlayalım. Her birisi, kendi öykülerine.
Daha bitmedi. Buna bir son vermezsek hiçbir şey başlayamaz. Ayrıca hiçbir şey başlamayacak olsa bile yine debuna bir son vermeliyiz.
Bu dünyada her şeyin bir nedeni vardır. Gündelik hayattaki talihsizlikler ve acılar, ideal sonuca ulaşmak için gerçekleşen, kendi içinde anlamlı olaylardır. Bu açıdan bakınca muhtemelen anlamsız olay yoktur.
Merhaba kitap severler. Şimdi bu yukarıda yazdıklarım ne diyorsunuz eminim. :) Hamlet ve Fırtına kitaplarına nasıl başladığımı anlatmak istedim önce. Yukarıdaki alıntılar Zetsuen no Tempest animesinde geçen William Shakespeare'e ait alıntılar. Bu animeyi izledikten sonra animede çokça bahsedilen Hamlet ve Fırtına kitaplarını okumaya karar verdim. :)
Arka Kapak
Benim Yorumum
Shakespeare'in okuduğum ilk kitabıydı. Ve ben şok oldum. Bu kadar iyi beklemiyordum açıkçası. Nasıl bir yorum yapacağım diye düşünüyorum. Elimden geldiği kadar yazacağım bakalım.
Hamlet kitabı bir tiyatro metni. Sürekli roman okuyan biri olarak bu türe pek aşina değilim. Ama bu kitabı çok sevdim. Shakespeare kitabı şiir tadında yazmış. Kelimelerle adeta oyun oynamış. Necip Fazıl, Shakespeare için, "Dertli ve duygu dolu biri ve insanlarin ruhlarına seslenen bir yazar" diyor. Necip Fazil'in dediği gibi, Shakespeare öyle duygu yüklü yazmış ki eserlelerini, işledikleri konular insanlığın temel sorunları; hırs, ihtiras, kıskançlık..Tabi bu konuları anlatırken kelimeleri öyle ustaca kullanıyor ki Hayranlıkla okuyorsunuz o satırlara dökulen kelimeleri. Kelimeler sanki dans ediyor öyle bir dans ki gözünüzü alamıyorsunuz.
Kısaca kitabın konusundan da bahsedeyim: Danimarka Kralı olan Hamlet'in babası makam hırsı yüzünden bir cinayete kurban gidiyor. Ama normal ölüm sanıyor herkes. Bir gün gerçekleri öğrenen Hamlet intikam yeminleri ediyor. Ve olaylar gelişiyor. Devamını kitaptan okuyun, herkese tavsiye ederim kitabı.
Shakespeare'in okuduğum ilk kitabıydı. Ve ben şok oldum. Bu kadar iyi beklemiyordum açıkçası. Nasıl bir yorum yapacağım diye düşünüyorum. Elimden geldiği kadar yazacağım bakalım.
Hamlet kitabı bir tiyatro metni. Sürekli roman okuyan biri olarak bu türe pek aşina değilim. Ama bu kitabı çok sevdim. Shakespeare kitabı şiir tadında yazmış. Kelimelerle adeta oyun oynamış. Necip Fazıl, Shakespeare için, "Dertli ve duygu dolu biri ve insanlarin ruhlarına seslenen bir yazar" diyor. Necip Fazil'in dediği gibi, Shakespeare öyle duygu yüklü yazmış ki eserlelerini, işledikleri konular insanlığın temel sorunları; hırs, ihtiras, kıskançlık..Tabi bu konuları anlatırken kelimeleri öyle ustaca kullanıyor ki Hayranlıkla okuyorsunuz o satırlara dökulen kelimeleri. Kelimeler sanki dans ediyor öyle bir dans ki gözünüzü alamıyorsunuz.
Kısaca kitabın konusundan da bahsedeyim: Danimarka Kralı olan Hamlet'in babası makam hırsı yüzünden bir cinayete kurban gidiyor. Ama normal ölüm sanıyor herkes. Bir gün gerçekleri öğrenen Hamlet intikam yeminleri ediyor. Ve olaylar gelişiyor. Devamını kitaptan okuyun, herkese tavsiye ederim kitabı.
Alıntılar
Güzel öğütlerin kulağımda küpe kalacak,Ama kardeşim, sen de pek benzeme sakın
Şu ikiyüzlü papazlara
Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler
Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri talkına
Göbekli, gamsız, kaygısız çapkınlar gibi
Zevkin gül bahçelerinde gezerler.
Şu öğütlerimi de yaz kafana;
Düşüncelerinin ağzı dili olmayacak;
Aşırı hiçbir düşüncenin ardına düşmek yok;
Teklifsiz ol, bayağı olma;
Dostların arasında denenmiş olanları
Çelik halkalarla bağla yüreğine.
Ama her zıpçıktı, acemi çaylak arkadaşı da
El üstünde tutup elini kirletme.
Kavga etmekten sakın, ama ettin mi de
Öylesine et ki korksunlar senden.
Herkese kulağını ver, sesini verme.
Herkese akıl danış, kendi aklını sakla.
Kesenin elverdiği kadar iyi giyin,
Zengin ama gösterişsiz olsun giydiğin.
Çünkü kıyafet insanın mihengidir çok kez
...
Ne borç ver ne de borç al; çünkü borç vermek
Çok kez hem paranı yitirmektir hem dostunu.
Borç almakta tutum gücünü yıpratır.
Her şeyden önce de kendi kendinle doğru ol
O zaman, gece gündüze varır gibi,
Sen de aldatmaz olursun kimseyi.
(Oyuncu dediğin)
Fazla durgun da olma; aklını kullanıp ölçüyü bul: Yaptığın söylediğini tutsun, söylediğin yaptığını. En başta gözeteceğimiz şey, yaradılışa tabiata aykın olmamak. Çünkü bunda sapıttık mı tiyatronun amacından ayrılmış oluruz. Doğduğu gün de, bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymak. Gerçeği büyütmek ya da küçültmekle bilgisizleri güldürebilirsiniz, ama bu bilenleri üzer; oysa bir tek bilgili dost, bilgisiz bütün bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için. Ah, ben öyle oyuncular gördüm ki sahnede, öyle beğenilen, alkışlanan oyuncular gördüm ki, günaha girmeyeyim ama, değil Hristiyan, değil Müslüman, insan bile değillerdi. Öylesine şişirme, uydurma hallere giriyorlardı ki, dedim bunları tabiatın kaba işçileri yaratmış olmalı, insan yapıyorum derken insanlığın berbat bir kopyasını yapmışlar.
Bir insana insan mı denir bütün işi
Yemek ve uyumak olursa dünyada yalnız?
Hayvan denir böylesine! Ne iştir bu Tanrım?
Sen ki sınırsız yaratmışsın düşüncemizi,
Sen ki geçmişi geleceği bilirsin,
Bu aklı küflensin diye vermedin elbet bize.
Ophelia'yı seviyordum ben. Bin kardeşi
Bütün sevgilerini birleştirip gelseler,
Sevemezler onu benim sevdiğim kadar!
Boya kullandığını da duydum senin, duymaz olur muyum? Tanrı sana bir yüz vermiş, sen tutup başka bir yüz yapıyorsun kendine.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter! Demesi mi?
Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden.
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
Kötü fallar umurumda değil benim! Serçenin ölmesinde bile bir bildiği var kaderin.Şimdi olacak birşey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün zaten olmaz. Bütün mesele hazır olmakta...
Yapmak istediğimiz şeyi, yapabilirken,
O anda yapmak gerekir.
Çünkü bu "yapabilirim" değişecektir.
Engellerle, ertelemelerle, aksaklıklarla karşılaşacaktır,
Keza diller, eller ve kazalarla.
Sonra elimizde kala kala "yapabilirdim" kalır...
Düşüncelerinin ağzı dili olmayacak;
Aşırı hiçbir düşüncenin ardına düşmek yok;
Teklifsiz ol, bayağı olma;
Dostların arasında denenmiş olanları
Çelik halkalarla bağla yüreğine.
Ama her zıpçıktı, acemi çaylak arkadaşı da
El üstünde tutup elini kirletme.
Kavga etmekten sakın, ama ettin mi de
Öylesine et ki korksunlar senden.
Herkese kulağını ver, sesini verme.
Herkese akıl danış, kendi aklını sakla.
Kesenin elverdiği kadar iyi giyin,
Zengin ama gösterişsiz olsun giydiğin.
Çünkü kıyafet insanın mihengidir çok kez
...
Ne borç ver ne de borç al; çünkü borç vermek
Çok kez hem paranı yitirmektir hem dostunu.
Borç almakta tutum gücünü yıpratır.
Her şeyden önce de kendi kendinle doğru ol
O zaman, gece gündüze varır gibi,
Sen de aldatmaz olursun kimseyi.
(Oyuncu dediğin)
Fazla durgun da olma; aklını kullanıp ölçüyü bul: Yaptığın söylediğini tutsun, söylediğin yaptığını. En başta gözeteceğimiz şey, yaradılışa tabiata aykın olmamak. Çünkü bunda sapıttık mı tiyatronun amacından ayrılmış oluruz. Doğduğu gün de, bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymak. Gerçeği büyütmek ya da küçültmekle bilgisizleri güldürebilirsiniz, ama bu bilenleri üzer; oysa bir tek bilgili dost, bilgisiz bütün bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için. Ah, ben öyle oyuncular gördüm ki sahnede, öyle beğenilen, alkışlanan oyuncular gördüm ki, günaha girmeyeyim ama, değil Hristiyan, değil Müslüman, insan bile değillerdi. Öylesine şişirme, uydurma hallere giriyorlardı ki, dedim bunları tabiatın kaba işçileri yaratmış olmalı, insan yapıyorum derken insanlığın berbat bir kopyasını yapmışlar.
Bir insana insan mı denir bütün işi
Yemek ve uyumak olursa dünyada yalnız?
Hayvan denir böylesine! Ne iştir bu Tanrım?
Sen ki sınırsız yaratmışsın düşüncemizi,
Sen ki geçmişi geleceği bilirsin,
Bu aklı küflensin diye vermedin elbet bize.
Ophelia'yı seviyordum ben. Bin kardeşi
Bütün sevgilerini birleştirip gelseler,
Sevemezler onu benim sevdiğim kadar!
Boya kullandığını da duydum senin, duymaz olur muyum? Tanrı sana bir yüz vermiş, sen tutup başka bir yüz yapıyorsun kendine.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter! Demesi mi?
Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden.
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
Kötü fallar umurumda değil benim! Serçenin ölmesinde bile bir bildiği var kaderin.Şimdi olacak birşey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün zaten olmaz. Bütün mesele hazır olmakta...
Yapmak istediğimiz şeyi, yapabilirken,
O anda yapmak gerekir.
Çünkü bu "yapabilirim" değişecektir.
Engellerle, ertelemelerle, aksaklıklarla karşılaşacaktır,
Keza diller, eller ve kazalarla.
Sonra elimizde kala kala "yapabilirdim" kalır...
Puanlama
Arka Kapak
Benim Yorumum
Fırtına’nın konusu kısaca şöyle özetlenebilir; Milano Dükü Prospero’nun kardeşi Antonio, Napoli Kralı Alonso’nun yardımıyla Prospero’yu tahtından indirir. İktidarı ele geçiren Antonio, Prospero ile küçük kızı Miranda’yı eski bir tekneye bindirerek açık denize bırakır. Meclisin yaşlı üyesi, iyi kalpli Gonzalo’nun tekneye önceden yerleştirdiği yiyecek ve suyla Prospero ve Miranda hayatta kalmayı başarırlar ve ıssız bir adaya çıkarlar. Büyücülük sanatına ilgi duyduğu bilinen Prospero’ya destek olmak için Gonzalo tekneye büyücülükle ilgili kitaplar da koymuştur. Prospero bu sayede adadaki yıllarını büyücülük sanatı üzerinde çalışarak ve kendini bu konuda geliştirerek geçirir.
İktidarın, hırsın, özgürlüğün, hasretin, iyiliğin, kötülüğün, gerçeğin, gerçek dışı olanın, aklın, vicdanın, yan yana duranla tam zıt olanların bir araya geldiği “Fırtına”, William Shakespeare’in 1610-1611 yıllarında yazdığı rivayet edilen son oyunu. Kimileri Shakespeare’in vedası olduğunu iddia etmiş, kimileri metnin Shakespeare’e ait olmadığını ileri sürmüş. Velhasılı kelam bu kitap bence okumaya değer.
Alıntılar
Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve
Uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız
Ama hırs bürüyünce gözlerini
Vicdanını ve insanlığını bir yana bıraktın;
En sıkı yeminler bile
Samandır kanın ateşinde.
Hâkim ol kendine,
Yoksa iyi geceler yeminine!
Bir gün gelecek, bulutlarla kucaklaşan kuleler,
Şatafatlı saraylar, o heybetli tapınaklar
Ve hatta yer kürenin tamamı da
Üstündekilerle yok olup gidecek,
Demin uçup giden hayali gösteri gibi,
Geriye zerresi bile kalmayacak.
Puanlama
10 üzerinden 7
Not 1: Özdemir Nutku ve Bülent Bozkurt çevirilerinin iyi olduğunu öğrendim. Bundan sonra bu çevirmenleri tercih edeceğim.
Not 2: Buraya kadar okuduysan teşekkürler sayın okuyucu. Sana güzel bir tavsiye vereceğim. Kitapları okuduktan sonra Zetsuen no Tempest animesinden birkaç bölüm izledim. Sahiden kitabı bilip izlemek 2 kat keyif verdi. Animede "Bizler yalnızca Caliban'larız.'' ve ''Horatio, yeryüzünde de gökyüzünde de hayal edebileceğinden çok daha nicesi var. " gibi alıntılar var. Bu şekilde karakter isimlerinin geçtiği alıntıları anlamak için kitapları bilmek gerek. Animelere birazcık ilginiz varsa, Shakespeare seviyorsanız bu animeyi de seveceksiniz. Zetsuen no Tempest adeta Shakespeare'in oyunlarından biri gibi.
Shakespeare'i çok severim. Bütün kitaplarını okumak istiyorum. Hamlet en sevdiğim kitaplardan biri. Çok kalın ve sıkıcı bir kitabı bitirdikten sonra başlamıştım Hamlet'e. Kitaptan aldığım keyif hâlâ aklımda. Edebiyat işte bu , diye düşünmüştüm :-) Fırtına ise kitaplığımda okunmayı bekliyor. Yakın zamanda Kral Lear'ı okudum. O da güzeldi, tavsiye ederim.
YanıtlaSilTeşekkürler güzel yorumun için. Bu kitaplardan sonra artık ben de Shakespeare hayranı oldum :) şu anda listemde şu kitaplar var.
SilKral Lear
Macbeth
Venedik Taciri
Hırçın Kız
Romeo ve Juliet
Coriolanus’un Tragedyası
Julius Caesar
On İkinci Gece
Ama şimdi yazımın sonuna da eklediğim gibi Özdemir Nutku ve Bülent Bozkurt çevirilerinin iyi olduğunu öğrendim. Bundan sonra bu çevirmenleri tercih edeceğim.
Ben de Hamlet ve Fırtına kitaplarını okuyup üstüne Zetsuen no Tempest animesini tavsiye ederim. Bu anime adeta Shakespeare'in oyunlarından biri gibi.